Günümüzden Geleceğe Bir Bakış: 5G Teknolojisi ve IoT ile Otonom Araçlar

Günümüzden Geleceğe Bir Bakış: 5G Teknolojisi ve IoT ile Otonom Araçlar

5G teknolojisi ile nesnelerin interneti ‘IoT’ alanlarındaki gelişmelerin, otonom araçların hayatımıza girişini de hızlandıracağı öngörülüyor. Konunun başlıca yönlerini ve çarpıcı öngörüleri sizin için özetledik.


 
Teknoloji hayatımızın herhangi bir parçası olmaktan çıktı, en belirleyici aktörü olma yolunda hızla ilerliyor. Artık en uç teknolojik fikirlere bile şaşırmıyoruz. Sadece bunların ne zaman gerçekleşeceğini merak ediyoruz.
Bu öncü ve yenilikçi fikirlerden biri de otonom araçlar. Otomotiv sektörünün dev markaları, otonom teknolojileri kendi araçlarına uyarlayabilmek için büyük bir yarış halindeler. En yetkin bilim insanları ve mühendisler ile oldukça yüksek düzeyde AR–GE bütçeleri bu yarışın hizmetinde.
5G teknolojisi ile nesnelerin interneti ‘IoT’ alanlarındaki gelişmelerin, otonom araçların hayatımıza girişini de hızlandıracağı öngörülüyor. Yakında kırmızı ışıkta beklerken hemen yanınızda sürücüsüz bir araç görürseniz dikkatiniz dağılmasın.
Konunun başlıca yönlerini ve çarpıcı öngörüleri sizin için özetledik.


1) HUMMALI BİR EKİP ÇALIŞMASI
 


Geleceğin teknolojileri arasında en kolay ve net tanımlanabilen otonom araçlar olduğu düşünülebilir. Zira bir otonom aracın çok temel bir özelliği vardır, trafikte sürücüsüz olarak güvenli bir şekilde hareket edebiliyor olması. Ancak “sürücüsüz” kelimesi otonom araçların gerçek teknolojisini gölgelemesin. Zira sürücünün yerine işin arka planında tabir–i caizse hummalı bir ‘ekip çalışması’ bulunur.
Bu ‘ekip’teki yüzlerce sensör, aracın hareket edebilmesi için aynı anda yüklü miktarda veri akışı sağlar. Çevrede bulunan canlılar, park halindeki veya uzun ya da kısa takip mesafesinde hareket eden diğer araçlar, trafik ışıkları, kısacası dış dünyanın tamamı bu sensörler tarafından algılanır. Güvenli sürüş koşulları için sensörlerden gelen verilerin işlenmesi büyük bir önem taşır.
Trafikte pek çok aktör ve faktör olduğu için çevreden veri akışının yanı sıra başka otonom araçlarla ya da farklı akıllı sistemlerle karşılıklı bir iletişim kurulması gerekir. Bu iletişim sensörlerle kayıt altına alınan diğer araçların ve canlıların hareketleriyle birlikte hesaba katıldığında bütünüyle otonom bir trafiğin temellerinin ancak ve ancak gerçek zamanlı bilgilerle atılabileceği de görülecektir.


2) İLETİŞİME AÇIK AKILLI YOLLAR



Bir bütün olarak trafiği yaşayan ve sürekli devinen bir organizmaya benzetebiliriz. Bu organizmanın sağlıklığı doğrudan ya da dolaylı iletişime bağlı. Yollardaki ikaz tabelaları, trafik ışıklarının renkleri, radyodan dinlediğimiz hava ve yol durumu haberleri, sürücülerin birbirlerine açık olan güzergâhlarla ilgili verdikleri tüyolar, hatta çoğu kez kulak tırmalayıcı olsa da kornalar dahi söze, sese ve sembollere dayalı bu iletişimin unsurları arasında. Otonom araçlarda ise sözün, sesin ve sembollerin yerini ‘Internet of Things’, yani nesnelerin interneti alıyor.
Trafikte IoT kullanımı sadece iki otonom aracın birbirleriyle iletişim kurup haberleşmesinden ibaret değil. Otonom araçlarla birlikte düşünülebilecek olan akıllı şehirler hedefi, IoT’nin en önemli uygulama alanlarından biri. Hareket halinde olduğumuz yollardaki kameralar, trafik ışıkları, otoyol gişeleri, radar sistemleri, dijital tabelalar, otoparklar ve sokak lambaları, akıllı şehirlerin kapsama alanına giriyor. Bunları bir bütün olarak ele alan akıllı yol teknolojisi büyük şehirlerdeki trafik sorununu çözerek sürdürülebilir bir ulaşımın anahtarı olacak.
Bu akıllı yol altyapısını trafikteki tüm otonom araçların sensörlerinden sağlanan verilerle birlikte düşünelim. Gerçi aslında düşünmemize bile gerek yok. Zira IoT sayesinde nesneler bunu bizim yerimize yapacak. Akıllı yol teknolojisinden ve otonom araçlardan edinilen bilgiler bulut ortamında paylaşıma açılacak. IoT iletişimi ve haberleşmesinin esasını da bu bilgiler oluşturuyor.
Sensörleriyle çevresel algılamasını sağlayan otonom araçlar, IoT ile bulutta depolanan bilgileri de değerlendirerek hız, rota, park alanı gibi sürüşü ilgilendiren tüm konularda kendi kendilerine hızlı ve doğru kararlar verebilecekler.
Elbette akan bir trafikte hızlı ve doğru karar verme hususunda park alanından çok daha hayati meseleler var. Bunu halihazırda anlık hamleler ya da güçlü refleksler gerektiren durumlarda bizler de yaşıyoruz. Bu hamleleri ve refleksleri gerektiren hayati meseleler göz önüne alındığında otonom araçlarla ilgili yine aynı kritik noktaya ulaşıyoruz, gerçek zamanlı bilgi.


3) GERÇEK ZAMANLI BİLGİ



Otonom araçların veri tüketimi, kişisel günlük kullanımımıza kıyasla devasa boyutlarda olacak. Öngörülere göre sadece bir araç günde 4 TB veri alışverişinde bulunacak. Çevreyi algılama, buluta veri gönderme ve buluttaki bilgileri değerlendirme süreci çok güçlü bir altyapı ile yüksek servis kalitesini gerektiriyor.
Trafikteki yaşamsal hamlelerin de ancak gerçek zamanlı bilgiyle sağlanabileceğini söylemiştik. Yani otonom araçlar çok büyük bir dataya en hızlı şekilde ulaşmak zorunda.
Geldiğimiz noktada bunun tek bir yolu var, 5G teknolojisi. 5G teknolojisi, öncelleriyle kıyaslanamayacak düzeydeki veri taşıma kapasitesi ve hızı, milisaniye düzeyine kadar indirilen gecikme süresi ve yüksek bant genişliğiyle IoT ve otonom araçların olmazsa olmazı. Bunların sağlanmadığı koşullar ise sürüş güvenliğini riske atmak demek.
Bu yüzden 5G’nin öncelikli ve öncü uygulama alanının otonom araçlar olduğunu söyleyebiliriz. Yani mesele trafikte minimum hata maksimum sürüş güvenliği, sosyal medya paylaşımlarına daha hızlı ulaşmak ya da birinin mesajına hemen dönüş yapabilmek değil. Diğer bir deyişle 5G ve otonom araçlardaki hızlar bizim fiziksel ve zihinsel olarak algı sınırlarımızın çok ötesinde.
Otonom araçları kıymetli kılan da,  insan faktörünün sınırları ve kusurları. Uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, kısmi de olsa görme ve işitme bozukluklarının trafik kazalarındaki etkisi göz önüne alındığında bu kıymet daha iyi anlaşılabilir. Kazaların yüzde 90 oranında sürücülerden kaynaklı olması da otonom araçların gündelik yaygın kullanımının can ve mal güvenliğimizi nasıl artıracağını kanıtlar nitelikte.
5G teknolojisinin tüm sektörlerde önümüzdeki 10 yıl içerisinde ulaşacağı öngörülen 10 trilyon doların üzerindeki pazar hacminin ve halihazırda 5G kullanılan altyapı yatırımlarının beşte birinden fazlasının otomotiv sektörüne ait olmasının sebebi de bu.


4) GELECEKTEKİ ULAŞIMIN SİNİR SİSTEMİ
 


Bir bütün olarak trafiği yaşayan ve sürekli devinen bir organizmaya benzetmiştik. 5G teknolojisinin yüksek bant genişliğiyle aynı anda daha fazla sayıda nesnenin yoğunluk yaratmadan ve hızlı bir şekilde birbirleriyle bağlantı kurmasını sağlaması, 5G’yi bu organizmanın sinir sistemi konumuna yükseltiyor.
Otonom araçların seyir halindeyken anlık hamlelerde bulunmasını kolaylaştıran 5G aynı zamanda yüksek çözünürlüklü gerçek zamanlı haritalar ile yoldaki tıkanıklıklar ve tehlikelere dair bilgilerin de bulutta depolanmasını sağlıyor.
Bu gelişmeleri sadece sürücü hatalarına karşı genel bir can ve mal güvenliğiyle sınırlamamak gerek. Otonom araçlar, IoT ve 5G teknolojisinin kamusal acil durum müdahaleleri konusunda da vadettikleri var.
Geleceğin ambulans, itfaiye ve polis araçlarının ilgili vakalara gerçek zamanlı bilgilerle çok daha hızlı müdahalelerde bulunacaklarını söyleyebiliriz. Bu teşkilatların kendi içlerinde mevcut olan geleneksel işleyiş ağı yeni teknolojilerle donatıldığında sevk ve idareleri de daha etkin bir hale gelebilir. Akıllı şehir uygulamaları kapsamında trafik ışıklarının acil durumlara adapte olması hedefi bunun bir örneği.
Büyük şehirler için kritik meselelerden biri olan toplu taşıma da otonom teknolojilerle düzenlenerek genel yaşam kalitesi yükseltilebilir.


5) BİREYSEL YANSIMALAR
 


Otonom araçların geneldeki faydalarının elbette bireylere de yansımaları olacak. Bunların başında şüphesiz sürüş güvenliği geliyor. Ayrıca buluta entegre lokasyon verisi, araç kameraları ve MOBESE sistemiyle artırılmış güvenlik, çalınmaya karşı çok daha hızlı yer tespitiyle acil müdahale şansı veriyor.
Araçlardaki yapay zekâ uygulamaları bakım ve kontrol gerektiren potansiyel arızaları kolaylıkla tespit edecek. Hatta iletişime geçeceği akıllı müşteri hizmetleri uygulamaları sayesinde servis randevusunu doğrudan otonom aracın kendisinin oluşturacağını söyleyebiliriz.
Yine yapay zekâ temelli yazılımın kontrolündeki yakıtta da önemli ölçüde tasarruf, otonom araçlara dair beklentiler arasında. Bu beklenti optimum rota tespiti sayesinde seyahatlerin de kısalmasıyla birlikte dünya adına da daha düşük karbon emisyonu demek. Zaten otonom sistemler yüzleri geleceğe dönük olduğu için daha en baştan çevreyle uyumlu şekilde tasarlanıp geliştirilmiş durumda.
Otonom araçların sürücü koltuğu, direksiyon, vites ya da pedalları olmayacağı için araç içi tasarımlar da günümüze kıyasla büyük ölçüde değişecek. Hatta aracın aerodinamik özelliklerini etkilemediği sürece iç tasarımda kişiselleştirilmiş uygulamalarla da karşılaşacağız. Bu kişiselleştirme deneyimi, oyun konsolu ya da VR uygulamaları içeren mobil eğlence anlayışından karşılıklı kahve içebileceğiniz şekilde küçük bir oda gibi dekore edilmiş iç hacimlere dek uzanabilir.


6) PEKİ NEYİ BEKLİYORUZ?

 

Bu kadar çok olumlu özellikleri olan bir teknolojiden hemen kullanamama nedenimiz yine teknolojinin kendisi aslında. Sadece otonom araçlar ile IoT ve 5G’nin geliştirilmesi yeterli değil.
Tek bir araçtan günlük 4 TB veri akışının, bu verinin depolanacağı bulut sistemleri tarafından desteklenmesi gerekiyor. Zira bu sağlanamazsa otonom araçların gerçek zamanlı bilgilere ulaşması mümkün olmaz. Bu sistemin tüm trafiğin otonom araçlara göre dizayn edildiği bir geleceği gözeterek kurulması zaman ve maliyet demek.
Maliyetle ilgili diğer bir konu ise otonom araçların seri üretimine geçilmesi. Bu da bir dizi yatırımı gerektiren bir mesele. Araçların yazılım güncellemeleri, donanım geliştirmeleri, performans testleri ve risk tespitleri de seri üretim için bir süre daha beklememiz gerektiğini gösteriyor. İnsanlık olarak işin hayal etme aşamasını başarıyla atlattığımıza bu sürenin de hızla geçeceğini söyleyebiliriz.
Otonom araçların yaygın gündelik kullanımıyla ilgili çözülmesi için iki husus daha var. Bunlar siber güvenlik ve sigorta.
Bu kadar çok veri transferi siber güvenlik konusunda açık verme riskine neden olabilir. O yüzden otonom araçlara trafiğe çıkmadan evvel yazılımların siber saldırılara karşı yeterince korunduğundan emin olmak zorundayız.
Diğer yandan bir aracın sensörler, IoT ve 5G desteğiyle yapay zekâ tarafından kontrolü sigortacılık cephesi için de yeni bir gündem. Trafik düşünüldüğünde meselenin hukuki boyutlarının da olma ihtimali bu konuda teamüllerin kabaca da olsa şekillenmesini gerektiriyor.
***
Otonom araçlar ve teknolojilerin, kentlerden sınai üretime, tarımdan sağlığa, enerjiden konutlara dek ciddi sonuçları olacak. Süreç geri döndürülemez bir şekilde ilerliyor. Dünün düşleri yarınımızın gerçekleri…
Bu sürecin aktif bileşeni olmayanların yapabilecekleri iki şey var. Birincisi kendimizi düşünsel olarak çok da uzak olmayan o geleceği hazırlamak. İkincisi ise arkamıza yaslanıp gözlerimizi kapatarak tanıklık ettiğimiz tarihi dönüm noktasının keyfini çıkarmak.
Otomol olarak yeni bir yılın başlangıcında hepinize keyifli, mutlu, sağlıklı ve yeniliklere dolu bir gelecek dileriz.

 
Lütfen kayıtlı e-posta adresinizi giriniz. Şifreniz e-posta adresinize gönderilecektir.

Not: Hatırlatma iletisinin size ulaşmadığını düşünüyorsanız; Lütfen e-posta hesabınızdaki "Spam, Önemsiz, Junk Mail" gibi klasörleride inceleyiniz.