Otomobil Markalarının Kökenleri: Tarihsel Bir Yolculuk

Otomobil Markalarının Kökenleri: Tarihsel Bir Yolculuk

Otomobil tutkunları için bu yazımızda tarihsel bir yolculuğa çıkıyoruz. Gelin, OTOMOL ile dünya otomobil endüstrisinin en önde gelen markaları olan Mercedes, BMW, Volvo ve Audi’nin doğuş hikayelerini inceleyelim.

Mercedes-Benz


Öykü, 1880'lerde otomobilin icat edilmesinin ardından, Karl Benz’in 1883'te Almanya'nın Mannheim kentinde Benz & Cie şirketini, Gottlieb Daimler’in ise Cannstatt'ta 1890 yılında Daimler-Motoren-Gesellschaft (DMG) şirketini kurarak, birbirlerinden bağımsız bir şekilde motorlu karayolu taşımacılığının temellerini atmalarıyla başlıyor. Bu mucitler, kendi soyadları olan "Benz" ve "Daimler"i marka adı olarak kullanmaya başladılar. Mercedes markasına ait ilk otomobil, Almanya'da o dönemde lüks bir otomobil tüccarı olan Emil Jellinek'in siparişi üzerine üretildi. "Zarafet" anlamına gelen İspanyolca bir isim olan Mercédés, Avusturyalı iş adamı Emil Jellinek’in kızının adıydı. 1900 yılının aralık ayında Jellinek’e teslim edilen ilk "Mercedes," DMG’nin baş mühendisi Wilhelm Maybach tarafından geliştirildi. 35 bg gücünde bir motorla donatılan bu yarış otomobili, hafif yapısı ve güçlü motoru ile öne çıkıyordu.
Jellinek, aynı zamanda yakından tanıdığı aristokrat ve finans çevrelerinde Daimler araçlarının pazarlamasını yaparken, bu otomobillerle yarışlara da katılmaya başladı. Yarışlara Mercedes adıyla katılan Jellinek’in 1901 yılında bu yeni otomobil ile yarış alanında gösterdiği başarılar, markanın tanınması ve itibar görmesinde büyük etki sağladı. Ardından Mercedes markası Eylül 1902’de resmi kayıtlara geçti.

BMW (Bayerische Motoren Werke)


BMW, 1916 yılında Almanya'da Karl Rapp ve Gustav Otto tarafından kurulmuştur. Bayerische Motoren Werke Aktiengesellschaft (AG), BMW’nin açılımıdır. Bunun Türkçesi ise ‘’Bavyera Motor Fabrikaları Anonim Şirketi’’dir. Şirketin merkezi hala Münih şehrinde bulunmaktadır. Kurulduğu dönemde BMW, sadece uçak motorları üreten bir firma olarak faaliyet gösteriyordu. Uçak motorları üretiminin ardından BMW, 1923 yılında motosiklet üretimine adım attı ve ilk üretilen motosiklet modeli R 32 oldu.

Daha sonra, 1928 yılında Fahrzeugtechnik Eisenac'ın büyük ve etkileyici A.G otomobil markasının ihalesini aldıktan sonra otomobil üretimine giriş yaptı ve 1929 yılında 3/15 PS adlı otomobili seri üretmeye başladı. Ancak, 1945 yılında II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle, müttefik kuvvetlerin etkisi altında neredeyse tüm BMW fabrikaları kullanılamaz hale getirilmişti. Bu nedenle BMW, batma ve bazı rakip firmalara satılma tehlikesi ile karşı karşıya geldi. Bu zorlu dönemde, BMW, daha ekonomik bir motosiklet üretimine odaklandı. Hatta öncesinde, iflası önlemek amacıyla mutfak ve bahçe malzemeleri bile üretmişti. BMW, kendini toparladıktan sonra 1950'lerde otomobil piyasasına geri döndü. Ancak verilen aranın ardından satışlar düşüktü ve zorlu bir dönemden geçiliyordu. 1960'lı yıllara gelindiğinde BMW, eskisinden daha güçlü ve rekabetçi bir şekilde piyasada yer alarak başarısını artırdı. BMW şirketinin sloganı “Sheer driving pleasure” yani Türkçe çevirisine bakıldığı zaman “Gerçek sürüş keyfi” anlamına gelmektedir.

Volvo


Volvo, 1927 yılında İsveç'ten çıkan ve otomobil endüstrisinde güvenlik ve dayanıklılık konularındaki öncü rolü ile tanınan bir otomobil üreticisidir.
 O dönemde SKF adlı bir rulman üreticisi olan Assar Gabrielsson ve Gustaf Larson İsveç pazarına uygun fiyatlı ve dayanıklı bir otomobil sunma vizyonuyla yola çıktılar. Gabrielsson ve Larson, bu yeni otomobil markasını "Volvo" olarak adlandırdı. İlk kurulduğu yıllarda otomobil harici ağır vasıta üretimine ağırlık verilse de 1930’lu yıllarda Avrupa’ya 600’den fazla binek araç satışı gerçekleştirilmiştir. Göteborg fabrikasında ilk modellerini üretmeye başlayan firma, kısa sürede tüm dünyada ilgi çekmeye başlamıştı. Volvo'nun adı, Latince'de "ben yuvarlıyorum" veya "ben dönerim" anlamına gelen "volvere" kökünden türetilmiştir.

Taşıt endüstrisinin kuruluşundan on iki yıl önce SKF “Volvo” ismini bir bilyalı rulman markası olarak tescil ettirmiştir. Volvo, tarih boyunca otomobil güvenliği konusundaki öncü rolü ile biliniyor. Volvo’nun bu şekilde güvenlik konusunda ön plana çıkması aslında çok eski tarihlere dayanıyor. 1959'da İsveçli mucit Nils Bohlin tarafından keşfedilen 3 noktalı emniyet kemeri markanın dönüm noktası olmuştu. Volvo’nun aldığı bu patent, diğer markalardan daha öne çıkmasını sağladı. Volvo güvenlik sistemleri olarak bilinen bu 3 noktalı emniyet kemeri ise zaman içerisinde zorunlu hale getirildi ve üst düzey güvenlik sağlaması nedeniyle 1966 yılında bütün otomotiv üreticilerine 3 noktalı emniyet kemeri zorunlu tutuldu. Bunun yanında Volvo, zamanla otomobillerinde hava yastıkları, ABS fren sistemi ve güvenlik odaklı diğer teknolojileri de dahil etti. Bu sebeplerle "güvenlik" kelimesi ile özdeşleşmiş bir otomobil markası haline geldi.

 

Audi


Audi'nin doğuş hikayesi Almanya'da 19. yüzyıla kadar gitmektedir. Alman mühendis August Horch'un 1899'da kendi otomobil şirketini kurmasıyla başlar. Horch ilk otomobilini 1901 yılında tasarladı. 1910 yılında Horch'un ortaklarıyla olan anlaşmazlıklar nedeniyle Horch, şirket dışına atılır. Kendi adını, yaptığı tasarımlarda kullanamayacak hale gelir. Sonrasında August Horch, kendi adıyla yeni bir otomobil şirketi kurdu. Ancak eski Almanca’da anlamı "Dinle!" olan "Horch” markası zaten bir başkası tarafından kullanıldığı için yeni bir marka adı gerekiyordu. Horch'un eski bir ortağı olan Franz Fikentscher'in oğlu, Latince "dinlemek" anlamına gelen "Audi" kelimesini önerdi. Böylece, 1910'da "Audi Automobilwerke GmbH" kuruldu ve Audi markası doğdu.

1910'da Audi markasıyla otomobil üretimine başlandı. Audi, zamanla Alman otomobil endüstrisinin önemli bir oyuncusu haline geldi ve lüks otomobil segmentinde kendisine saygın bir yer edindi. 1920'ler ve 1930'larda, Audi birçok başarılı ve yenilikçi otomobil modeli üretti. 1932'de Audi, Auto Union adı altında, DKW, Wanderer ve Horch gibi diğer Alman otomobil üreticileriyle birleşerek büyük bir otomobil grubunun parçası haline geldi.

İkinci Dünya Savaşı döneminde Audi ve diğer Auto Union markaları, askeri ürünler üretmek zorunda kaldı. Savaş sonrası dönemde ise şirketlerin tekrar sivil otomobil üretimine dönmesi gerekti. Audi, 1960'ların sonlarına doğru, Audi 100 gibi modellerle başarılı bir şekilde geri döndü.

1970'ler ve sonrasında, Audi sık sık yenilikçi teknolojilerle dikkat çekti. Audi, Quattro dört tekerlekten çekiş sistemi ve aerodinamik tasarım gibi özellikleri otomobil endüstrisine kazandırdı. Bugün, Audi, lüks otomobil segmentinde dünya çapında tanınmış bir marka olarak varlığını sürdürmektedir.

Audi'nin tarihçesi, mühendislik mükemmeliyeti ve yenilikçi tasarım anlayışı ile özdeşleşmiş bir markayı anlatıyor. Tüm zorluklara rağmen, Audi dünya otomobil endüstrisinin önemli bir oyuncusu olarak kalmaya devam ediyor.


 
Lütfen kayıtlı e-posta adresinizi giriniz. Şifreniz e-posta adresinize gönderilecektir.

Not: Hatırlatma iletisinin size ulaşmadığını düşünüyorsanız; Lütfen e-posta hesabınızdaki "Spam, Önemsiz, Junk Mail" gibi klasörleride inceleyiniz.