Otomobil Markalarının Kökenleri: Tarihsel Bir Yolculuk
Tarih 03.11.2023
Otomobil tutkunları için bu yazımızda tarihsel bir yolculuğa çıkıyoruz. Gelin, OTOMOL ile dünya otomobil endüstrisinin en önde gelen markaları olan Mercedes, BMW, Volvo ve Audi’nin doğuş hikayelerini inceleyelim.
Mercedes-Benz
Öykü,
1880'lerde otomobilin icat edilmesinin ardından, Karl Benz’in 1883'te
Almanya'nın Mannheim kentinde Benz & Cie şirketini, Gottlieb Daimler’in ise
Cannstatt'ta 1890 yılında Daimler-Motoren-Gesellschaft (DMG) şirketini kurarak,
birbirlerinden bağımsız bir şekilde motorlu karayolu taşımacılığının
temellerini atmalarıyla başlıyor. Bu mucitler, kendi soyadları olan
"Benz" ve "Daimler"i marka adı olarak kullanmaya
başladılar. Mercedes markasına ait ilk otomobil, Almanya'da o dönemde lüks bir
otomobil tüccarı olan Emil Jellinek'in siparişi üzerine üretildi.
"Zarafet" anlamına gelen İspanyolca bir isim olan Mercédés,
Avusturyalı iş adamı Emil Jellinek’in kızının adıydı. 1900 yılının aralık
ayında Jellinek’e teslim edilen ilk "Mercedes," DMG’nin baş mühendisi
Wilhelm Maybach tarafından geliştirildi. 35 bg gücünde bir motorla donatılan bu
yarış otomobili, hafif yapısı ve güçlü motoru ile öne çıkıyordu.
Jellinek, aynı zamanda yakından tanıdığı aristokrat ve
finans çevrelerinde Daimler araçlarının pazarlamasını yaparken, bu otomobillerle
yarışlara da katılmaya başladı. Yarışlara Mercedes adıyla katılan Jellinek’in
1901 yılında bu yeni otomobil ile yarış alanında gösterdiği başarılar, markanın
tanınması ve itibar görmesinde büyük etki sağladı. Ardından Mercedes markası
Eylül 1902’de resmi kayıtlara geçti.
BMW
(Bayerische Motoren Werke)
BMW, 1916
yılında Almanya'da Karl Rapp ve Gustav Otto tarafından kurulmuştur. Bayerische
Motoren Werke Aktiengesellschaft (AG), BMW’nin açılımıdır. Bunun Türkçesi ise
‘’Bavyera Motor Fabrikaları Anonim Şirketi’’dir. Şirketin merkezi hala Münih
şehrinde bulunmaktadır. Kurulduğu dönemde BMW, sadece uçak motorları üreten bir
firma olarak faaliyet gösteriyordu. Uçak motorları üretiminin ardından BMW,
1923 yılında motosiklet üretimine adım attı ve ilk üretilen motosiklet modeli R
32 oldu.
Daha sonra, 1928 yılında Fahrzeugtechnik Eisenac'ın büyük ve
etkileyici A.G otomobil markasının ihalesini aldıktan sonra otomobil üretimine
giriş yaptı ve 1929 yılında 3/15 PS adlı otomobili seri üretmeye başladı.
Ancak, 1945 yılında II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle, müttefik kuvvetlerin
etkisi altında neredeyse tüm BMW fabrikaları kullanılamaz hale getirilmişti. Bu
nedenle BMW, batma ve bazı rakip firmalara satılma tehlikesi ile karşı karşıya
geldi. Bu zorlu dönemde, BMW, daha ekonomik bir motosiklet üretimine odaklandı.
Hatta öncesinde, iflası önlemek amacıyla mutfak ve bahçe malzemeleri bile
üretmişti. BMW, kendini toparladıktan sonra 1950'lerde otomobil piyasasına geri
döndü. Ancak verilen aranın ardından satışlar düşüktü ve zorlu bir dönemden
geçiliyordu. 1960'lı yıllara gelindiğinde BMW, eskisinden daha güçlü ve
rekabetçi bir şekilde piyasada yer alarak başarısını artırdı. BMW şirketinin
sloganı “Sheer driving pleasure” yani Türkçe çevirisine bakıldığı zaman “Gerçek
sürüş keyfi” anlamına gelmektedir.
Volvo
Volvo, 1927
yılında İsveç'ten çıkan ve otomobil endüstrisinde güvenlik ve dayanıklılık
konularındaki öncü rolü ile tanınan bir otomobil üreticisidir.
O dönemde SKF adlı
bir rulman üreticisi olan Assar Gabrielsson ve Gustaf Larson İsveç pazarına
uygun fiyatlı ve dayanıklı bir otomobil sunma vizyonuyla yola çıktılar.
Gabrielsson ve Larson, bu yeni otomobil markasını "Volvo" olarak
adlandırdı. İlk kurulduğu yıllarda otomobil harici ağır vasıta üretimine ağırlık
verilse de 1930’lu yıllarda Avrupa’ya 600’den fazla binek araç satışı
gerçekleştirilmiştir. Göteborg fabrikasında ilk modellerini üretmeye başlayan
firma, kısa sürede tüm dünyada ilgi çekmeye başlamıştı. Volvo'nun adı,
Latince'de "ben yuvarlıyorum" veya "ben dönerim" anlamına
gelen "volvere" kökünden türetilmiştir.
Taşıt endüstrisinin
kuruluşundan on iki yıl önce SKF “Volvo” ismini bir bilyalı rulman markası
olarak tescil ettirmiştir. Volvo, tarih boyunca otomobil güvenliği konusundaki
öncü rolü ile biliniyor. Volvo’nun bu şekilde güvenlik konusunda ön plana
çıkması aslında çok eski tarihlere dayanıyor. 1959'da İsveçli mucit Nils Bohlin
tarafından keşfedilen 3 noktalı emniyet kemeri markanın dönüm noktası olmuştu.
Volvo’nun aldığı bu patent, diğer markalardan daha öne çıkmasını sağladı. Volvo
güvenlik sistemleri olarak bilinen bu 3 noktalı emniyet kemeri ise zaman
içerisinde zorunlu hale getirildi ve üst düzey güvenlik sağlaması nedeniyle
1966 yılında bütün otomotiv üreticilerine 3 noktalı emniyet kemeri zorunlu tutuldu.
Bunun yanında Volvo, zamanla otomobillerinde hava yastıkları, ABS fren sistemi
ve güvenlik odaklı diğer teknolojileri de dahil etti. Bu sebeplerle
"güvenlik" kelimesi ile özdeşleşmiş bir otomobil markası haline
geldi.
Audi
Audi'nin
doğuş hikayesi Almanya'da 19. yüzyıla kadar gitmektedir. Alman mühendis August
Horch'un 1899'da kendi otomobil şirketini kurmasıyla başlar. Horch ilk
otomobilini 1901 yılında tasarladı. 1910 yılında Horch'un ortaklarıyla olan
anlaşmazlıklar nedeniyle Horch, şirket dışına atılır. Kendi adını, yaptığı
tasarımlarda kullanamayacak hale gelir. Sonrasında August Horch, kendi adıyla
yeni bir otomobil şirketi kurdu. Ancak eski Almanca’da anlamı
"Dinle!" olan "Horch” markası zaten bir başkası tarafından
kullanıldığı için yeni bir marka adı gerekiyordu. Horch'un eski bir ortağı olan
Franz Fikentscher'in oğlu, Latince "dinlemek" anlamına gelen
"Audi" kelimesini önerdi. Böylece, 1910'da "Audi Automobilwerke
GmbH" kuruldu ve Audi markası doğdu.
1910'da Audi
markasıyla otomobil üretimine başlandı. Audi, zamanla Alman otomobil
endüstrisinin önemli bir oyuncusu haline geldi ve lüks otomobil segmentinde
kendisine saygın bir yer edindi. 1920'ler ve 1930'larda, Audi birçok başarılı
ve yenilikçi otomobil modeli üretti. 1932'de Audi, Auto Union adı altında, DKW,
Wanderer ve Horch gibi diğer Alman otomobil üreticileriyle birleşerek büyük bir
otomobil grubunun parçası haline geldi.
İkinci Dünya
Savaşı döneminde Audi ve diğer Auto Union markaları, askeri ürünler üretmek
zorunda kaldı. Savaş sonrası dönemde ise şirketlerin tekrar sivil otomobil
üretimine dönmesi gerekti. Audi, 1960'ların sonlarına doğru, Audi 100 gibi
modellerle başarılı bir şekilde geri döndü.
1970'ler ve
sonrasında, Audi sık sık yenilikçi teknolojilerle dikkat çekti. Audi, Quattro
dört tekerlekten çekiş sistemi ve aerodinamik tasarım gibi özellikleri otomobil
endüstrisine kazandırdı. Bugün, Audi, lüks otomobil segmentinde dünya çapında
tanınmış bir marka olarak varlığını sürdürmektedir.
Audi'nin
tarihçesi, mühendislik mükemmeliyeti ve yenilikçi tasarım anlayışı ile
özdeşleşmiş bir markayı anlatıyor. Tüm zorluklara rağmen, Audi dünya otomobil
endüstrisinin önemli bir oyuncusu olarak kalmaya devam ediyor.